Page 10 - 1267898952-mayis-2018-dergisi.compressed
P. 10

sav…” mealindeki 96. ayetiyle bu gerçeği dikkatimi-  lah nezdinde malıyla, canıyla müminin hürmeti senin
            ze getiren yüce Rabbimiz de bu olgunluğa ermemizi   hürmetinden daha büyüktür.” hitabına dayanır.
            istemiştir.                                         Bu  hadîs-i  şeriften  esinlenen  Yunus  Emre  bir
                Şiirlerinde  aşk-ı  ilahî  ve  muhabbet-i  Muham-  dörtlüğünde şöyle demiştir:
            medî ile insan sevgisini dile getiren merhum Yunus   “Bir kez gönül yıktın ise,
            Emre de doğruluk ve dostluğu düstur edinmeyi tav-   Bu kıldığın namaz değil.
            siye ettiği bir dörtlüğünde şöyle demiştir:         Yetmiş iki millet dahi,
                “Herkes doğru olur,                             Elin yüzün yumaz değil.”
                Sen doğru isen.                                 Bir başka dörtlüğünde de:
                Doğru bulamazsın,                               Gönül Çalab’ın tahtı,
                Sen eğri isen.”                                 Çalab gönüle baktı.
                Madem  ki  bir  aradayız,  birbirimizi  olduğu  gibi   İki cihan bedbahtı,
            kabul etmeliyiz. Kimseyi, beğenmediğimiz bir hâlin-  Kim gönül yıktı ise.” demiştir.
            den dolayı itici olmamalıyız. İstediğimiz evsâfı hâiz   İnsanın  ağzından  ölçüsüzce  çıkıveren  sözler
            olmayan  insanı  ötekileme  cihetine  gitmemeliyiz.   nice kalpleri kırmakta, kaba saba davranışlar gönül
            İncinsek de kimseyi incitmemeliyiz.              incitmekte,  yalan,  dedikodu,  suizan,  alay,  iftira  ile
                “Sakın incitme bir canı,                     sadece diller değil, yürekler kirletilmektedir. Elbette
                Yıkarsın arşı Rahman’ı.” diyen Efe Hazretleri-  insanın  kusurları,  zaafları,  müspet,  menfi  pek  çok
            nin uyarısına kulak asmalıyız.                   duyguları vardır. Ancak erdem ve olgunluk duyguları
                İnsanları  incitmemenin  yanında  incitenlere  de   kontrol edebilmekte; nefsi dizginleyebilmektedir. Bu
            sessiz  kalmamalıyız.  İnsanların  incinmelerine  göz   yüzden gönül yıkan değil, yapan olabilmek için gay-
            yumanların,  incindiklerinde  kendileriyle  ilgilenecek   ret etmeliyiz.
            birini yanlarında bulamayacaklarını unutmamalıyız.  Bir  arada  yaşadığımız  insanlara  karşı  taham-
                Ne  güzel  söylemişler:  “Ne  sen  bir  kimseden   müllü ve hoşgörülü olup, sevgi ve saygıyla muame-
            incin, ne senden kimse incinsin.” Bir toplum içinde   lede bulunmayı ilke edinmeliyiz. Kimseye kin ve nef-
            yaşıyoruz.  Başkalarıyla  devamlı  ilişki  ve  alışveriş   retle bakmamalı, yapıcı yaklaşımlarda bulunmalıyız.
            içindeyiz.  Dinimizin  ahlak  kurallarından  başlıcası;   Kendi  hakkımızdan  önce  onların  hakkını,  onların
                                                             eksiğinden önce de kendi eksiğimizi düşünmeliyiz.
            çevremize iyi davranmak, kırıp dökmemek, kimseyi   Kendimize istediğimizi onlara da istemeli, kendimi-
            incitmemek. İncitmemenin asgari görüntüsü kimse-  ze hoş görmediğimizi onlara da hoş görmemeliyiz.
            ye fiziki zarar vermemektir. Vurmamak, dövmemek-  Bu hususta sevgili Peygamberimiz (s.a.v.): “Sizden
            tir. Bunun sonrası ise incitmemek, kalp kırmamaktır.  biriniz kendisi için sevdiğini, kardeşi için sevmedikçe
                Sevgili Peygamberimiz (s.a.v.), müslümanı şöy-  (kâmil) mümin olamaz.” mealindeki uyarısına uyma-
            le tarif eder: “Müslüman, elinden ve dilinden Müslü-  ya özen göstermeliyiz.
            manların, başka insanların emin olduğu kimsedir.”   İmam  Ebu  Hanife’nin  evinde  fare  görülmüş,
                İncitmek deyince kalp kırmak, gönül yıkmak, in-  bazı yakınları O’na: ‘Bir kedi edin, onu gören fareler
            sanın ruhunu rencide etmek gibi daha hassas yönler   kaçar.’ demişler. Ebu Hanife: ‘Benim evimden kaçan
            hatıra gelir.                                    fareler, komşuların evlerine giderler.’ demiştir.
                Müslüman, muhatabının gönlünü kollamalı, şu     Netice olarak şunu söylemek istiyorum. İnsan-
            veya  bu  şekilde  onu  incitip  yaralamamalı.  Ayrıca   ların bize nasıl davranmalarını istiyorsak, biz de
            kaba ve çiğ davranışlardan kaçınmalı, nazik ve zarif   onlara öyle davranmalıyız.”
            olmalıdır.
                Kalpte  oluşan  manevî  duyguların  kaynağı  ve
            ruhun  derinliklerindeki  güç  olarak  nitelenen  gönül,
            inancımızda büyük bir değere sahiptir. Gönül yap-
            mak ne kadar takdire şayan görülmüş ise, bir gönlü
            incitmek de o derece günah addedilmiştir.
                Gönül,  Kâ’be’ye  benzetilmiş,  hattâ  Kâ’be’den
            aziz kabul edilmiştir. Bu kabul, sevgili Peygamberi-
            miz (s.a.v.)’in: “Ey Kâ’be! Ne kadar hoşsun, kokun ne
            kadar da güzel! Şanın, hürmetin ne kadar da yüce!
            Ama canım elinde olan Allah’a yemin ederim ki, Al-           Toplantıya katılanlardan bir grup.


            8                                                                                                                                                                                                          9
   5   6   7   8   9   10   11   12   13   14   15